"Gece yavaş yavaş geliyor. İniyor. Çukur yerlere dolmağa başladı bile. Oraları doldurup ovaya yayılmağa başlar başlamaz, her yer boza dönüşecek. Işıklar yanmayacak bir süre. Ne çukurda ne düzde. Gece oluyor yavaş yavaş. Bağırsaklarımızın içinden yüreğimize gözlerimize doğru yükseliyor..."
Bilge Karasu'nun Türkçe edebiyatın en önemli metinlerinden biri olan Gece'si böyle başlıyor. Gece’nin başlangıç bölümlerini resimleyen Tuncer Erdem bize bir yandan bu metinle kurduğu kişisel ilişkiyi gösterirken, diğer yandan da hepimizin aslında yaşarken de okurken de deneyimlerimizi nasıl resimleyerek, görselleştirerek kaydettiğimizi hatırlatıyor.
Hatırlıyoruz: Gecenin imgeleri hâlâ çok yakın.
"Gece yavaş yavaş geliyor. İniyor. Çukur yerlere dolmağa başladı bile. Oraları doldurup ovaya yayılmağa başlar başlamaz, her yer boza dönüşecek. Işıklar yanmayacak bir süre. Ne çukurda ne düzde. Gece oluyor yavaş yavaş. Bağırsaklarımızın içinden yüreğimize gözlerimize doğru yükseliyor..."
Bilge Karasu'nun Türkçe edebiyatın en önemli metinlerinden biri olan Gece'si böyle başlıyor. Gece’nin başlangıç bölümlerini resimleyen Tuncer Erdem bize bir yandan bu metinle kurduğu kişisel ilişkiyi gösterirken, diğer yandan da hepimizin aslında yaşarken de okurken de deneyimlerimizi nasıl resimleyerek, görselleştirerek kaydettiğimizi hatırlatıyor.
Hatırlıyoruz: Gecenin imgeleri hâlâ çok yakın.