Bu kitap, Sydney Olimpiyatları'nda yarı final, Kanada'da Dünya Atletizm Şampiyonası'nda final koşan ve Pekin Üniversitelerarası Atletizm Yarışmaları'ndan altın madalyayla dönen milli koşucumuz Süreyya Ayhan üzerine bir biyografik çalışma değil. Spor kitabı hiç değil! Süreyya'nın "koşusu" bu ülke kadınları için simgesel bir değer taşıyor.
Bu ülkede bütün bir kadın yurttaş gündemi yıllardır neredeyse sadece "mankenler ve şarkıcılar" dünyasıyla sınırlı tutulmaktadır. Podyumda yürümek, sahnede şarkı söylemek kadınlar için giderek toplumda ve hayatta "gözükme"nin, ekmeğini kazanmanın, özgürleşmenin, varoluşun tek şartı haline dönüştürülmüştür. Kolektif bilinç, kadınları dar kalıplara sıkıştırmada inat ederken, Süreyya'nın koşusu sadece kendi bireysel zaferini değil, Türkiye'deki kadınların artık durdurulamaz "koşusunu" da simgeliyor. Vivet Kanetti, Türkiye'de kadının durumuna dokunduğu bu kitabı, serüvenleri ve dirençleriyle, sadece sporda bir kariyer düşünen kızlara değil, hayatta ideal sahibi bütün kadınlara örnek oldukları için, Süreyya Ayhan ve Yasemin Dalkılıç'a ithaf ediyor.
Bu kitap, Sydney Olimpiyatları'nda yarı final, Kanada'da Dünya Atletizm Şampiyonası'nda final koşan ve Pekin Üniversitelerarası Atletizm Yarışmaları'ndan altın madalyayla dönen milli koşucumuz Süreyya Ayhan üzerine bir biyografik çalışma değil. Spor kitabı hiç değil! Süreyya'nın "koşusu" bu ülke kadınları için simgesel bir değer taşıyor.
Bu ülkede bütün bir kadın yurttaş gündemi yıllardır neredeyse sadece "mankenler ve şarkıcılar" dünyasıyla sınırlı tutulmaktadır. Podyumda yürümek, sahnede şarkı söylemek kadınlar için giderek toplumda ve hayatta "gözükme"nin, ekmeğini kazanmanın, özgürleşmenin, varoluşun tek şartı haline dönüştürülmüştür. Kolektif bilinç, kadınları dar kalıplara sıkıştırmada inat ederken, Süreyya'nın koşusu sadece kendi bireysel zaferini değil, Türkiye'deki kadınların artık durdurulamaz "koşusunu" da simgeliyor. Vivet Kanetti, Türkiye'de kadının durumuna dokunduğu bu kitabı, serüvenleri ve dirençleriyle, sadece sporda bir kariyer düşünen kızlara değil, hayatta ideal sahibi bütün kadınlara örnek oldukları için, Süreyya Ayhan ve Yasemin Dalkılıç'a ithaf ediyor.