“Kahvaltı yapmam şart. Herhangi bir kahvaltı değil, doğru bir kahvaltı. İşte tam bu noktada sorunum başlıyor. Çünkü hangi tadın ne zaman doğru tat olduğunu hiçbir zaman bilemiyorum. Sabahın köründe yanlış bir tat aldığımda da bütün gün bitmiştir artık benim için. Sabahki ilk ısırık doğru değilse, bunu hemen hissediyorum, önce dilimde, sonra boğazımda, ruhumda. Paniklerim. Çünkü biliyorum ki: İlk ısırığın ikincisi yoktur.”
İnsan ile mutfak, insan ile yemek ilişkilerinin gündelik hayattaki sıradan ve özel anları üzerinde gezinen bu içten ve neşeli kitapta Gabriela von Arnim; anne, kadın ve yazar kimlikleriyle kaleme alınmış ve bu üç hayat alanının sağladığı deneyimlerle donatılmış paylaşmalarıyla zengin hayat menüsünü sunuyor bizlere.
“Kahvaltı yapmam şart. Herhangi bir kahvaltı değil, doğru bir kahvaltı. İşte tam bu noktada sorunum başlıyor. Çünkü hangi tadın ne zaman doğru tat olduğunu hiçbir zaman bilemiyorum. Sabahın köründe yanlış bir tat aldığımda da bütün gün bitmiştir artık benim için. Sabahki ilk ısırık doğru değilse, bunu hemen hissediyorum, önce dilimde, sonra boğazımda, ruhumda. Paniklerim. Çünkü biliyorum ki: İlk ısırığın ikincisi yoktur.”
İnsan ile mutfak, insan ile yemek ilişkilerinin gündelik hayattaki sıradan ve özel anları üzerinde gezinen bu içten ve neşeli kitapta Gabriela von Arnim; anne, kadın ve yazar kimlikleriyle kaleme alınmış ve bu üç hayat alanının sağladığı deneyimlerle donatılmış paylaşmalarıyla zengin hayat menüsünü sunuyor bizlere.