Her iki dünya savaşının deneyimlerini yaşamış bir sanatkâr, düşünür ve akademisyen olan Ahmet Hamdi Tanpınar , bu çok yönlü kişiliğiyle öykü, roman, deneme, monografi, yazın eleştirisi ve tarihi alanlarında yapıtlar kaleme alan ve bu yapıtlarıyla edebiyat ve kültür dünyamızda ayrıcalıklı bir yer edinen kişiliktir.
Eserlerinde başlıca XIX. yüzyıldan itibaren toplum hayatımızda ortaya çıkan Batılılaşma süreciyle birlikte, iki yüzyıldır yaşanan maddi-manevi değerler çatışması ve kültür buhranını konu alan Tanpınar, yeni kuşaklar tarafından da yeniden keşfedilmekte ve büyük bir ilgiyle okunmakta, yeni bakış açıları ve yöntemlerle hakkında yeni yorumlar yapılmaktadır. Bir fikir ve kültür adamı olarak gerek yaşarken gerekse de öldükten sonra uzun bir süre geniş kesimlerce pek anlaşılamayan Tanpınar, özellikle 70’li yılların kimlik arayışı içindeki karmaşık ortamında âdeta bir kayıp hazine gibi yeniden bulgulanmıştır.
Kitapta Tanpınar’ın hayat hikâyesinden başlayarak şairliği ve şiir hakkındaki düşünceleri, başta Huzur ve Mahur Beste olmak üzere öykü ve romancılığı ile edebiyat tarihçiliği, birkısım Batılı şair, ressam ve musikişinaslarla ilişkisi, divan edebiyatına bakışı, Yahya Kemal’le olan dostluğu, İstanbul, Bursa ve Paris’e bakışı, dili ve üslubu, yapıtlarındaki bazı felsefi ve metafizik problemlerle şiir, öykü ve romanlarında yer alan birtakım temalar etrafında, değişik hacimde toplam otuz yazı yer almaktadır.
Her iki dünya savaşının deneyimlerini yaşamış bir sanatkâr, düşünür ve akademisyen olan Ahmet Hamdi Tanpınar , bu çok yönlü kişiliğiyle öykü, roman, deneme, monografi, yazın eleştirisi ve tarihi alanlarında yapıtlar kaleme alan ve bu yapıtlarıyla edebiyat ve kültür dünyamızda ayrıcalıklı bir yer edinen kişiliktir.
Eserlerinde başlıca XIX. yüzyıldan itibaren toplum hayatımızda ortaya çıkan Batılılaşma süreciyle birlikte, iki yüzyıldır yaşanan maddi-manevi değerler çatışması ve kültür buhranını konu alan Tanpınar, yeni kuşaklar tarafından da yeniden keşfedilmekte ve büyük bir ilgiyle okunmakta, yeni bakış açıları ve yöntemlerle hakkında yeni yorumlar yapılmaktadır. Bir fikir ve kültür adamı olarak gerek yaşarken gerekse de öldükten sonra uzun bir süre geniş kesimlerce pek anlaşılamayan Tanpınar, özellikle 70’li yılların kimlik arayışı içindeki karmaşık ortamında âdeta bir kayıp hazine gibi yeniden bulgulanmıştır.
Kitapta Tanpınar’ın hayat hikâyesinden başlayarak şairliği ve şiir hakkındaki düşünceleri, başta Huzur ve Mahur Beste olmak üzere öykü ve romancılığı ile edebiyat tarihçiliği, birkısım Batılı şair, ressam ve musikişinaslarla ilişkisi, divan edebiyatına bakışı, Yahya Kemal’le olan dostluğu, İstanbul, Bursa ve Paris’e bakışı, dili ve üslubu, yapıtlarındaki bazı felsefi ve metafizik problemlerle şiir, öykü ve romanlarında yer alan birtakım temalar etrafında, değişik hacimde toplam otuz yazı yer almaktadır.